Yargıtay 3. Dairesi’nin Can Atalay davasında Anayasa Mahkemesi üyeleriyle ilgili suç duyurusunda bulunması gündemdeki sıcaklığını korurken Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM), Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Sera Kadıgil ve AK Parti Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Leyla Şahin Usta arasında polemik yaşandı.
“YENİ ANAYASA YAPMAK İÇİN BİR KRİZ YARATILMIŞ DURUMDA”
TİP Milletvekili Kadıgil, “Sürekli yalan söyleniyor. Yeni anayasa yapmak için bir kriz yaratılmış durumda.” ifadelerini kullanarak “Ortada Anayasa’nın bir maddesine uymayan bir Yargıtay var. Bunun adını koyamazsanız siz kendinize milletvekili diyemezsiniz, bu sıralarda oturmaya da hakkınız yoktur çünkü ortada bir Anayasa yoksa ortada milletvekili yoktur, ortada bir Cumhurbaşkanı yoktur, ortada bir bakan yoktur! Anayasa yoksa artık ortada meşru bir devlet de yoktur!” dedi.
“BÖYLE BİR İTHAMI ASLA KABUL ETMİYORUZ”
Kadıgil’in sözlerine AK Parti sıralarından tepki geldi. AK Parti Grup Başkanvekili Usta, “Böyle bir ithamı asla kabul etmiyoruz. Bir milletvekilinin başka bir milletvekiline yalancı deme hakkı ne kürsüde vardır ne de oturduğu yerde vardır. Yalancı demek bir milletvekiline hiç yakışmıyor. Kendi doğrularını kabul eden insanların başkalarına yalancı dediğini biliriz. Zannedersem sayın vekilin de böyle bir problemi var.” ifadelerini kullandı.
“KİMSEYE YALANCI DEME HAKKINIZ YOK”
“Anayasa yapmaktan neden bu kadar korkuluyor, neden çekiniliyor?” sorusunu soran Usta, “Bunu anlamış değilim. Bu milletin iradesinin üstünde Sera Hanım’ın bir iradesi yoktur. Kimseye yalancı deme hakkınız yok.” dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta
NE OLMUŞTU?
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Davası’nda tutuklandıktan sonra TİP’ten milletvekili seçilen Can Atalay hakkında hak ihlali olduğunu belirtip tahliye edilmesi yönünde karar veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. AYM’nin Anayasa’yı ihlal ederek yetkisini aştığını, Yüksek Mahkeme’nin kararına uyulmaması gerektiğini belirten Yargıtay, Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi için de TBMM’ye bildirimde bulunmuştu.
DAVANIN GEÇMİŞİ
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Can Atalay’ın Gezi Parkı davası kapsamında “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçundan 18 yıl hapisle cezalandırılmasına ve bu suçtan tutuklanmasına karar vermişti. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bulmuştu. Sanık Atalay, 14 Mayıs’taki 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde TİP’ten Hatay milletvekili seçilmiş, bunun üzerine avukatları “milletvekili seçilmesi nedeniyle hakkındaki yargılamanın durması ve tahliye edilmesi” talebiyle Yargıtay’a başvuru yapmıştı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise talebin reddine hükmetmişti.
TİP Milletvekili Can Atalay
YARGITAY 18 YIL HAPİS CEZASINI ONAMIŞTI
Bunun üzerine Atalay’ın avukatları milletvekili seçilerek yasama dokunulmazlığı kazanan başvurucunun yargılamada durma kararı talebinin reddedilerek yargılamaya devam edilmesi nedeniyle “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma” hakkının, tahliye talebinin reddedilmesi nedeniyle de “kişi hürriyeti ve güvenliği” hakkının ihlal edildiğini öne sürerek Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştu. Başvurunun ardından süreç devam ederken Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasında Can Atalay’a verilen 18 yıl hapis cezasını onamıştı.
14 ÜYEDEN 5’İ KARARA MUHALİF KALMIŞTI
Anayasa Mahkemesi ise 25 Ekim’de Can Atalay’ın “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma” ile “kişi hürriyeti ve güvenliği” hakkının ihlal edildiğine oy çokluğuyla hükmetmişti. Dosyayı inceleyen 14 üyeden 5’i bu karara muhalif kalmış, Atalay’ın haklarının ihlal edilmediğine kanaat getirmişti.
DOSYA YARGITAY’A İLETİLMİŞTİ
Anayasa Mahkemesi, yeniden yargılama ve tahliye için kararını İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. Mahkeme ise ihlal kararının, yerel mahkemece verilen karara ilişkin olmadığı gerekçesiyle dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne iletmişti.