Özel’den Erdoğan’a: ‘Dem, dem, dem’ deyip kavga etmeye çalışıyor
11 mins read

Özel’den Erdoğan’a: ‘Dem, dem, dem’ deyip kavga etmeye çalışıyor

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Edirne’nin Keşan ilçesinde partisinin düzenlediği mitinge katıldı. Mehmet Gemici Cennet Bahçesi önündeki Nefes Yolu üzerinde toplananlara seçim otobüsü üzerinden seslenen Özel, “Türkiye’nin dört bir yanında baba ocağında, babaevinde her sabah kalkıp çayı koyanların, çorbayı kaynatanların, bacayı tüttürenlerin hepsine bu sefer de Keşan’dan selam olsun. Cumhuriyet Halk Partisi babaevidir. Herkes babaevine doğar, sonra ileride kimi bizim gibi baba evinde kalır, kimi başka yere gider. Kimi uzakta oturur, kimi yakında oturur. Kimi büyüğünü arar, kimi daha küçüğüne razı olur. Ama herkes bilir ki, ‘bir gün başım sıkışırsa, dara düşersem, zorda kalırsam, baba ocağının çayı kaynamaktadır, çorbası sıcaktır, bacası tütmektedir. Şimdi gün o gündür, kim ki dara düşmüştür, babaevinin kapıları ardına kadar açıktır, buyursunlar gelsinler. Babaevine gelene; ‘Nereden geldin?’ demeyiz. ‘Niye şimdiye kadar gelmedin?’ demeyiz. ‘Bugüne kadar neredeydin? Bak sen gittin, memlekete neler ettirdin’ demeyiz. Zira gelen herkes babaevinde yeri vardır çünkü babaevinin tapusu kimsede değildir. Ne bendedir, ne önceki genel başkanımız Kemal beydedir, ne Ecevit’te vardı, ne de rahmetli İnönü’de. Babaevinin tapusu bir kişiye kayıtlıdır, o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür” dedi.

Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle oldu:

TARIM ALANLARI EN ÇOK İPOTEK EDİLEN 5’NİCİ İL EDİRNE: Anneannemin memleketi Selanik’e, dedemin memleketi Üsküp’e yakın olmaktan çok mutluyum. Meşe ile çam ormanlarının omuz omuza Ege Denizi ile kavuştuğu Keşan’dayız. Erikli Plajı’nın, Sait Faik Abasıyanık Koyu’nun olduğu, güzel Keşan’dayız. Çok önemli bir tarım kenti olan Keşan’dayız. Ama görüyoruz ki her tarafta ellerindeki dövizlerle herkes çeşitli sıkıntıları dile getiriyor. Özellikle çiftçilerin derdi boyunu aşmış durumda. Bugün Edirne’deyiz. Edirne de Türkiye’nin 5’nci ili baştan sıralamada. Keşke iyi noktalarda baştan 5’inci olsaydı. Tarım alanları en çok ipotek edilen 5’nici il Edirne. Burada her 4 tapudan birisi bankalar tarafından ipotek edilmiş. Tarım kredilerinin ödenme sıkıntısı yüzünden elden çıkmak üzere. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) yaptığı çalışmalara göre bu sene Türkiye’de tarladan markete ürün fiyatlarında ortalama yüzde 69’luk bir artış var. 2023 yılında tarım Türkiye’de küçülen tek sektör. Ha Türkiye büyüyor mu? Çok büyük bir kriz yaşadığı için bu sene yüzde 4 büyüyor diye övünüyorlar ama bu sene bile tarım sektörü büyümüyor, küçülüyor. Öyle olunca çiftçi büyük bir borç batağının içerisinde. Sadece geçen seneye göre bu sene bankalara olan borcu çiftçinin yüzde 88 artmış durumda. Diğer taraftan üretim maliyetleri 2 ile 3 kat artmış durumda” diye konuştu.

ÇİFTÇİNİN 178 MİLYAR LİRASINI İÇ ETTİLER: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan en son oy istediğinde 28 Mayıs 2023’te, bundan 9 ay önce o gün mazot 19 lira. Bugün mazot 42 lira. Yüzde 106 mazot girdisi artmış durumda. Tarım yasasına göre hükümetin gayrisafi milli hasılanın, milli gelirin yüzde 1’ini teşvik olarak çiftçilere dağıtması gerekiyor. O parayı dağıttığı takdirde ödemesi gereken 263 milyar lira. Ama o bu sene 85 milyar lira teşvik ödedi. Yani aradaki 178 milyar TL çiftçiye verilecekken verilmedi. Peki nereye verildi? Kur korumalı mevduat var ya, zenginlere; ‘sen paranı döviz yapma, TL’de tut, faizi al cebine koy, dolar yükselirse zararı biz karşılarız’ demişlerdi. Hepimizin hazinesinden, parasına para katmak isteyenlere 152 milyar sadece hazineden verdiler. Otoyolları, köprüleri yapan müteahhitler var, geçiş garantisi var. Onlara ödeyecek parayı da buldular, onlara da 162 milyar lira para ödediler ama çiftçinin 178 milyar lirasını iç ettiler. Bu şartlar altında tarımın çökmesi, çiftçinin tükenmesi, ipotekteki tarlalarının, Denizbank’ların, Finansbank’ların, Yunan sermayeli bankaların, İsrail sermayeli bankaların ellerine geçmesi işin olağan akışı gibi oldu artık. Bu memlekette 1 metrekare toprak vermemek için Çanakkale’de yüz binler şehit oldu ama Edirne’nin dörtte birini Yunan bankası tek kurşun atmadan, tek asker yollamadan, hiçbir emek harcamadan Edirnelilerin elinden almak üzere. Biz bu istilaya, bu işbirliğine, çiftçimizin bu kadar mağdur edilmesine isyan ediyoruz, bunun hesabını Recep Tayyip Erdoğan’dan sandıkta soracağız

MUTFAKTA YANGIN VAR: Genç kardeşim; ‘Bu yangın üflemekle sönmez sandıkta söner’ yazmış. Sandıkta bu yangını söndürecek miyiz? Başka çaresi yok. Edirne emeklisi de çok olan bir kent. Yüzde 80 emekli burada. Çok önemli bir kısmı en düşük emekli maaşı, 10 bin lira alıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi ilk iktidara geldiğinde, 3 Kasım 2002 günü en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücretti. Bugün asgari ücret 17 bin lira yani kaba taslak hesapla bugün 26 bin lira olması gerekirdi. Oysa yüzde 60’ına indi, 10 bin lira veriyor. Geçen sene 7 bin 500’dü. Enflasyon yüzde 120 ama emekliye zam yüzde 33, oldu 10 bin lira. 3 Kasım 2002’de Tayyip Erdoğan geldiğinde en düşük emekli maaşı kuyumca 8 çeyrek altın alıyordu. Bugün en düşük emekli maaşı 2,5k çeyrek altın alıyor. Yani toplam 5,5 çeyrek altın emeklinin cebinden Tayyip Erdoğan tarafından çalınmıştır. Bütün emekliler bunu bilsin. Emekliler bayramda ikramiye alıyorlar değil mi? Onun da bir hesabı var. 2015’te söyledik bunu, ‘olmaz’ dediler, 7 Haziran seçimlerini kaybedince 1 Kasım’da biz de vereceğiz dediler. 2018 seçimlerine kadar ödemediler. 2018’de bin lira verdiler. O gün beğenmedik, ‘asgari ücret olmalıdır’ dedik. O bin lira o gün 24 kilo kıyma alıyordu. Bugün 3 bin lira veriyor. Bu 3 bin lira bugün 6 kilo dana kıyma alıyor. Yani sadece 2018’den bugüne 5-6 yılda 24 kilo kıymadan 16 kilosu Ramazan’dan önce iftar sofralarında, sahur sofralarından eksilmiştir. Bayram sofrasından 16 kilo kıyma çalınmıştır. Emeklinin buzdolabından, emeklinin kursağından, evladının, çocuğunun sofrasından 18 kilo kıymayı çaldı bunlar. Bunun hesabını soracağız 31 Mart’ta.

AMA ONA SÖYLEDİM, ‘ÇOK İSTİYORSAN SENİNLE KAVGA EDECEĞİM’ DEDİM: Tayyip Erdoğan benimle kavga etmek istiyor, görüyorsunuz. Her gün bir iftira, bir hakaret. Dönüyor her mala zam zam yapıyor, dönüyor dem, dem, dem deyip kavga etmeye çalışıyor. Dünya kadar yalan, dünya kadar iftira. Ama ona söyledim, ‘çok istiyorsan seninle kavga edeceğim’ dedim. Ama kimlik siyaseti üzerinden değil, onun belirlediği çatışma alanlarından değil, ben çiftçinin, üreticinin, emeklinin, emekçinin hakkı için onunla sonuna kadar kavga edeceğim. Bizi başka kavgaya çekip de emeklinin çektiklerini unutturamaz. Her şehirde başka hesap yapıyorum, burada da şunu söyleyeyim; bugün Ramazan geliyor, zeytinyağsız sofra olmaz. Geçen sene 126 lira zeytinyağının litresi, bu sene 342 lira. Geçen sene emekli maaşıyla 60 litre alınıyordu, bu sene 29 litre alınıyor. Yarısı bile değil. Ramazan sofrası pirinçsiz olmaz. 37 liralık pirinç 65 lira oldu. Geçen sene emekli maaşı 202 kilo pirinç alıyordu, bu sene 153. Yani geçen senekli maaşla pirinçteki düşük artışa rağmen bu sene 4 çuval pirinç alırken, bu sene 3 çuval alabiliyorsun. Bunların tamamının hesabını hep beraber 31 Mart’ta sandıkta soracağız, emeklilerle ve çiftçilerle beraber.

BİR TARAFTA KORKUNUN BİR TARAFTA UMUDUN İTTİFAKI VAR: Karşılarında korkuyu, öfkeyi, kaygıyı örgütlemeye çalışan bir iktidar olduğunu söyleyen Özel, “Yalana sarılmış. AK Parti, MHP birbirine sarılmış, her geçen gün birbirine benziyor. Küfrediyorlar, hakaret ediyorlar. Bize neyse, size kötü söz söylüyorlar. Ağızlarına geleni söylüyorlar. Ama bir de birbirlerine sarılmak yetmez. Gitmişler Hizbullah’ın avukatlarına, domuz bağcılara, kadınları sokak hayvanları gibi ‘bekar kadınları sahiplendirmek lazım’ diyenlere HÜDAPAR’cılara sarılmışlar. Edirne, Keşan, bu aydınlık, çağdaş insanlar bunu görsünler. Bir tarafta korkunun ittifakı var. Bir tarafta umudun ittifakı var. Bizim ittifakımızda elbette aslan sosyal demokratlar var. Ama yalnız değiliz. Milliyetçi demokratlar var. Yakasında güneş olan ya da gönlünde güneş olan, gözü pırıl pırıl olan, milliyetçi demokratlar var, muhafazakar demokratlar var, haramdan ve yalandan korkan, bunların yaptıklarına akıl sır erdiremeyen, samimi, muhafazakar demokratlar var. Biz Keşan’da da, Edirne’de de, Türkiye’de de onlarla birlikteyiz. Kürt-Türk ayırmıyoruz. Laz-Çerkez ayırmıyoruz. Doğuda doğmuş, batıda doğmuş, kuzeyde doğmuş, güneyde doğmuş, ayırmıyoruz. Baktığımız tek şey yüreğinde vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisi varsa omuz omuzayız, kol kolayız. Bizim ittifakımız Cumhur İttifakı’nın koyu gri, yağmur bulutu rengine karşı bizim ittifakımızın renkleri kırmızıyla beyaz. Renklerini ay yıldızlı al bayraktan alıyor ve Cumhur İttifakı’nın karşısında seçimleri Türkiye İttifakı alıyor, biz alıyoruz, biz kazanıyoruz.

Özel, daha sonra mitinge katılmak üzere Uzunköprü ilçesine hareket etti.

(HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir